11 Nisan 2023 Salı

İzel'in karikatürlü evreni çok özel... 



Sürdürebilirliği üç nokta (...) ile betimleyerek kitap kapağı yapmış annenin oğlundan 'existance comes before essence/varoluş özden önce gelir' yaşam altlığımın  mastarı sloganı sarsacak nitelikte bir öyküsü olan çizgilerle bezenmiş nehir söyleşisi  BENİM KARİKATÜRLÜ EVRENİM. Yazarı kendi deyimiyle ’68 Kuşağı’nın tozunu yutmuş dostum (ki bunlar bir şekilde birbirlerinin çekim alanına girerler) İzel Rozental Moda Caddesinin son Mohikan'ı Tarihçi Kitabevi'inde (https://www.facebook.com/tarihcikitabevii?mibextid=ZbWKwL ) sunum ve imza gününü yapınca gitmesem olmazdı.

 

Arada bir gemicilerin yaptığı gibi kendimi kalafata alır mastarımı kontrol ederim. O’da öylesi  bir gündü. Üstelik heybemde onun MODA SEVGİLİM YENİDEN kitabı üzerine  (https://sonsoz.com.tr/bir-zamanlar-modaydi-moda/) beş yıl önce  çıktığında SONSÖZ'de bizi çizgiler eşliğinde Moda'yla buluşturuşunu yazmışlığım da vardı. Kitap arka sözü; ‘Çocukluk yıllarında evin duvarlarını karalayarak kurduğu “çizgili dünyası”nı gazetelere, dergilere, kitaplara ve uluslararası sergilere hatta radyo programlarına kadar genişletmiş bir insan İzel Rozental. Hem çizer hem yazar olarak bu “çizgili dünyası”na Amerika’dan Japonya’ya, Fransa’dan Çin’e ve elbette Türkiye’den birçok başka karikatüristleri dahil etmiş, onlarca yakın dostluklar kurmuş, uluslararası projeler gerçekleştirmiş. 


Yazının devamını okumak için sayfanın üstündeki yazar adını tıklayınız

4 Nisan 2023 Salı

Bir Ameliyat Hikayesi

BİR AMELİYAT HİKÂYESİ

Her şey arkadaşlarımızla ailece bir cuma

Hilmi ve Teoman kardeşlerimizin hoşgörüsüne sığınarak... Sadık

akşamı kebapçıya gitmemizle başladı. Yaz olduğu, daha doğrusu kavurucu bir yaz olduğu için kısa kollu bir gömlekle gitmemle başladı demem daha doğru olur. Kebapçıdan çıkarken arkamdan gelen otuz küsur yıllık can dostum, ülkemizin yetiştirdiği değerli bir Profesör Doktor “Dur bakayım…” dedi, elini sol dirseğime değdirdi ve “Pazartesi muayenehaneme gel” dedi.

Öncelikle şunu belirtmek isterim ki bu hikâye her şey olup bittikten sonra bir seferde yazılmadı, gün be gün, bazen saat be saat gelişen durumları yazmaya çalıştım. Bir gün sonra olacakları bilemediğim için hikâyemdeki sürpriz durumlara hem kendimi hem de sizleri hazırlamak istedim.

Bütün bunları anlatmamdaki neden acemi bir hasta olduğumdan, belki de benim gibi acemi hastalara yardımcı olmak istememdendir. En son elli dört sene önce sekiz yaşımda iken eniştem olan bölüm başkanı bir hoca apandisit ameliyatımı yapmıştı. O gün bu gündür ne ameliyat oldum ne de anestezi gördüm.

İstanbul trafiğinde en geçerli mazeret köprüyü geçemedim olduğundan, bu olayda ben ne yazık ki bu mazeretin dışında kalan ender bir vatandaş olarak evimin üst katındaki muayenehaneye gitmemek için bir neden üretemedim. Tek çaremi kullandım ve iki kat yukarıya asansörle çıkmayı düşündüm. Ola ki asansör ben içinde iken arızalanır, gitmemi engeller, ne gezer, hain asansör tık demeden beni doktorun kapısına attı.

Dikkat ettiyseniz şu ana kadar ne bir isim ne de bir kurumdan bahsetmedim. Yazacaklarım reklama girmesin diye, bundan sonra da yazımda bölüm başkanı olan can dostumdan ve onun ekibinden hoca veya doktor, hastaneden de sadece hastane olarak bahsedeceğim. Öylesine mükemmellerdi.

Gelelim hocanın muayenehanesi faslına. Hoca muayene etti, sol dirseğimdeki sorunun ameliyatla alınması gerektiğini söyledi. Bir de müjde verdi. “Biz” dedi, “eşimle yarın yurtdışına on günlük tatile gidiyoruz, dönünce ameliyatını yapacağım” diye ekledi. On gün, yaşasın, tatilde nasıl olsa unutur diye umutlandım.

Devamı için...

19 Mart 2023 Pazar

Yaylalar yaylalar / O. Üstünkök

 YAYLALAR  YAYLALAR     

( Bu Ne Biçim Türkü  2  

30918 Datça    

                                                                       

Can dostum Cemal Kayalar’ın Ege’yi çok seven sevgilisi Suna Kayalar’ın anısına

 


Taşkayaların Fehamettin’in canı biraz sıkkındı o sabah. 
Nedeni de eşi Rukiye’nin aksiliğiydi. Fehamettin ne dese genç kadın zoraki yanıt veriyor, bazan duymazdan geliyor, kocasının suratına bile bakmıyordu. Avluda bir süre aylak aylak dolaştı adamcağız. Sonra da daha fazla takışma olmasın diye kahveye yollandı. İçerde kahveci Murtaza’dan başka  kimse yoktu henüz. Masaya oturup Murtaza’ya oralet ısmarlarken arkadaşı Hacı Hüseyin içeri girdi.
 

‘’N’aber len Faham ? Ne bu surat böyle zabaa zabaa? Garıdenizde gemileen mi battı?‘’ 

Fehamettin hemen açılmak istemedi arkadaşına.

 ‘’Nossun len Hüssen, bişey yok...."


Devamı için...

16 Mart 2023 Perşembe

İki Mars bir oyun etti beş / Okan Üstünkök

         İKİ MARS BİR OYUN ETTİ BEŞ

        (Egece Öyküler  5)

       Bristol 1/21 Üstünkök

 Taşkayaların Fehamettin ile komşusu ve çocukluk arkadaşı Hacı Hüseyin avluda hasır iskemlelere oturmuş tavla oynarlarken Rukiye onlara çay getirdi.  Çayları sehpaya bırakırken gülümsüyordu.


-‘’Hah şöyle be! Ne ağnıyonuz da  gaavenin o pis cuvara dumanlı havasında otureyyonuz. Bak burlaada ne güzel ediraf  mis gibi karanfillee, sardunyalaa gokeyyo. Çaysa aha çay. Biz de içeede  Şaziment ablamnan ne güzel dedikodu yapeyyoz. O gaaveyi heç getmeseniz valla bayram yapcem.’’ dedi.

Hacı Hüseyin göz ucuyla Fehamettin’e baktı. Fehamettin’in eşine bir şey diyeceği yoktu besbelli. Hacı Hüseyin dayanamadı.



Devamı için...

16 Ocak 2023 Pazartesi

Korsan dürbünüyle bakınca / Okan Üstünkök

 

BÜYÜKLERE MASALLARDAN:

UZAKTAN 

KORSAN DÜRBÜNÜYLE BAKINCA



OKAN ÜSTÜNKÖK 

Güzel bir öykü...

Devamı için tıklayınız. 

                                    TIK TIK

Tut ki yaptık / O Üstünkök

 

 

             tut ki yaptık (sanal) 

müzikli ve kelime oyunlu dünya turu 

             hem de sürrealist 

ilk 22 5 94 izmir ankara yolu sonra 17 10 10 datça en son 6 1 23 bristol RI

 

 

uşşâkın kürdilihicazkâr cazıyla 

evcârâ  tarhanası bir de cevizli  sucukları  ünlüdür

dümtekeyatekin  tek sayılı  yıllarında  hicâz demiryollarında

muhayyer yataklı vagonların hüzzâm fasıllarında

                                                    nihavent saz semaili  

semaverlerin geçiş taksimi pek hüzünlüdür 

meksikanın  bayâti-arabân diskolarında 

                                       

rafta duran rast domates salçalarını 

mahûra yakın şehnâz domajör salsalarını 

ve tâhirbûselik tangolarla  basbas bağıran çaçaron 

çargâh çaçaçalarını    

sabahın sâbâ ezanlarında

tarkan susturur bir dokuz sekizle  anında

oynama şıkıdım şıkıdım

oynama şıkıdım şıkıdım

sûzinâk  dağlar mordur sibiryada sibemol klarnet 

fosforludur

segovia’nın segâh  peşrevleri  kırmızı beyaz 

ferâhfezâ forsludur

ve  bilinen  tek sultaniyegâh çaykovski bestesi  şudur:

gözgözeydik

dizdizeydik

bizbizeydik 

 bismillâhirahmaninoflu  zülf-i nigârlı livanelinin karlı kayın 

 ormanında

bir ben bir sen bir de nevadalı  nev-edâ neveser hanım

eleleydik

kolkolaydık

doremifasolsolaydık   

hep birlikte  tam  takım

yürürken acemaşîrân  kayak  kampında

sıra sıra uygun adım

            


ÖNE ÇIKAN YAYIN

And They Died / Gün Gencer

  AND THEY DIED (THE ROAD TO GALLIPOLI) (ÇANAKKALE SAVAŞINA GİDEN YOL) A TRAGEDY IN THREE ACTS  (A Docu-drama with music written in memory o...