Söyleşiler / Ahmet Sönmez

 Dedektif Dergi'nin sorularına vermeye çalıştığım cevaplar

 

 

Jake W.Stephenson / Ahmet Sönmez  23.07 2020 / Gümüşlük - Bodrum

 

*Sahte Banknot Dosyası” romanınızda ne anlatıyorsunuz? Romanınızın konusundan kısaca söz edebilir misiniz?

Bu benim son 15 yıl içinde yazdığım sekizinci polisiye / casusluk romanım. Son dört kitabımın ana teması; Elektronik ve sinyal, TEKNİK TAKİP dosyalarından oluşuyor. Kitabın arka kapağındaki özet tanıtımı tekrar yazarsak; 

"Türkiye'deki banka şubelerine ve kuyumculara, milyar dolar rakamlarıyla ölçülebilen sahte banknotlar yatırıldığı anlaşılırsa ne olur? 

Piyasadaki para sayma makineleri bu sahte paraları görüp ayıklayamaz duruma gelmişse, bu durumdan kim yararlanır? Siyaset-Tarikat-Ticaret üçgeninin tepesinde duran meçhul kişi ve gruplar, bazı 'medeni' batı ülkeleri tarafından destekleniyorsa, bu rezalete dur demek kimin işidir? Emniyet Genel Müdürlüğü ve Milli istihbarat Teşkilatı, ne gibi karşı önlemler alır? Sıkıntı yok... Bu dünya, Ankara'daki özel dedektiflik bürosuna dar gelir."

*Romanınızın kahramanını (veya kahramanlarını) biraz tanıtır mısınız?

Sahte Banknot Dosyası isimli kitabımda ve önceki kitaplarımda; Ankara'da çalışan bir özel dedektiflik bürosunun kurucusu ve yardımcıları var. "Bu insanlar, çağdaş yazılım ve donanım teknolojilerini kullanabilen uzmanlar. Dünyanın en gelişmiş teknik takip yöntemleri, bu insanlara bir numara dar geliyor. Neden? Çünkü bu insanlar kendi teknolojilerini kendileri geliştiriyorlar. Bu nedenle, her zaman bir adım öndeler."

*Kitabınızı kimler mutlaka okumalı? (Yaş, cinsiyet, meslek, bölge, ya da başka bir şey bakımından)

Walla kim okursa okusun... Okumayan gargara yapsın. Hiç umurumda değil. Günümüzde; adına Türkiye dediğimiz ülkede yaşanan Siyaset-Tarikat-Ticaret bağlantılı hırsızlıkları, yolsuzlukları, sahtekarlıkları merak eden varsa, buyursun okusun. Adına güya 'batı medeniyeti' denen bazı ülkelerin, Türkiye üzerinde çok uzun yıllardan beri tezgahladığı casusluk, terör ve istikrarsızlaştırma operasyonlarını merak eden varsa, onlar da okusun. Hatta, belki siz bile okursunuz... Belli mi olur?

*Bu romanı yazmaya sizi yönelten etkenler neydi? Neden başka bir şey değil de böyle bir şey yazmak istediniz?

Rahmetli Aziz Nesin'in 35 yıl kadar önce bana dediği gibi; "Ülkemizde malzeme bol." Türkiye'nin her köşesinde yaşanan hırsızlık, casusluk, terör, şiddet, kaçakçılık, cinayet, yolsuzluk gibi olayları ve arka planda sahnelenen siyasi ayak oyunlarını, hergün izliyoruz. Baktığını görebilen, gördüklerini anlayabilen, anladıklarını analiz edebilen ve protesto ağırlıklı bir üslup kullanarak yazıya dökebilen bir kişi, polisiye ve casusluk romanları yazmasın da ne yapsın?

*Esin kaynağınız neydi?

Esin kaynağım filan yok. Ben, yaklaşık elli sene öncesinden bu yana, "Bağımsız Türkiye," diye bağırarak mücadele eden 1968 kuşağının henüz ölmemiş dinozorlarından biriyim. Bu benim duruşum. Bu benim dünya görüşümün özeti. Şimdilik 74 yaşındayım. Gözüm gördüğü ve kafam çalıştığı sürece yazmaya devam etmek niyetindeyim.

*Romanınızdaki konunun ve kahramanların gerçek hayatta bir karşılıkları var mı yoksa tamamen sizin yarattığınız bir kurgu mu?

Ben tarih kitabı veya ders kitabı yazmıyorum... Kitaplarımın başında yazılı olan ifadeyi özetle tekrarlarsam; "... kitaplarım bütünüyle kurmacadır. Kitaplarımdaki karakterler, kurum ve kuruluşlar, şirketler, adresler, partiler, tarikatlar, örgütler ve benzeri isim ve sıfatları ben uydurdum. Zaten benim yazar ismim bile sahte. Kitaplarda adı geçen kişilerin, kurumların ve olayların, gerçek hayatta mevcut varlıklarla ve yaşanmış olaylarla benzerliği, sadece tesadüflerle açıklanabilen tuhaflıklar olarak görülmeli... (Bu durum karşısında...) Fazla lafın lüzumundan alakadar mevzubahis teşkil etmez :-) Anlayan anladı..."

*Yeni kitap projeniz var mı?

Şu anda ismi belirlenmiş yeni bir kitap çalışmam yok. "Teknik Takip Serisi"ni, yeni romanlarla devam ettirmeye niyetliyim.

*Bizim sormadığımız ama sizin söylemek istediğiniz başka bir şey varsa onu da yazar mısınız?

Son sorunuzun cevabını yazılı olarak vermek çok zor. Yakın zaman önce benimle yapılmış olan bir TV söyleşisinin adresini veriyorum ve böylece kısa yoldan kaçıp kurtulmuş oluyorum.

Selam, sevgi ve saygılarımla... Jake W.Stephenson / Ahmet Sönmez

YAZILI SÖYLEŞİ BURADA BİTİYOR.

***


TELE1 de yazarımız Sönmez ile yapılan ve canlı yayınlanan söyleşinin video kaydını aşağıdaki bağlantıdan izleyebilirsiniz.

İyi seyirler...

https://www.youtube.com/watch?v=ZoglJJ98qjY&list=PLjtzin9ekzHv0E22BCAhXXshAyu1BjJkc&index=1&fbclid=IwAR2oQo1fCCVAV3KEA-YjwyVLJkm1BlhtssuDeT72-JTAjsWxSmUIoVXwvBo 


2 yorum:

  1. Blog fikri somutlaştığında büyük bir hevesle ‘’Başlarken’’ diye bir giriş yazısı yazmıştım. Sonradan blogdan kaldırıldı ama Ahmet’in söyleşide değindiği bir hususla bağlantılı olduğu için o yazının bir kaç cümlesini yorum olarak vurguluyorum:
    Bu blogda yer alacakların hepsi ''meslekleri biraz gerçeğe ama esas itibariyle hayal, düş, kurgu, ve olmayanı varetmeye dayanan'' mimarların, plancıların meslek uygulamaları dışındaki hayal, düş, uyduruk ürünleri olacak.
    Tarih boyunca tüm başarılar, tüm gelişmeler hep hayaller, düşler ve uyduruklar sayesinde gerçekleşmiştir. Hayaller, düşler, uyduruklar olmasa bilim olmazdı, sanat olmazdı, uygarlık olmazdı. Mimarlık olmazdı yahu, mimarlık!
    Hayalsiz, düşsüz, uyduruksuz ne okunacak şiir olurdu bugün, ne bir roman, ne de öyküler. Şiirler, romanlar, öyküler hep yazarlarının düşledikleridir, hayal ve düş ürünüdür hepsi. Kısacası, hayalîdir, uyduruktur.
    Yaşasın meslek içi ve meslek dışı hayaller, düşler, uyduruklar, rüyalar...Çok yaşa Ahmet..
    O

    YanıtlaSil
  2. Tavzınt apolociiz. ''Başlarken'' yazısı Blog'dan kaldırılmamış, bir süre için yeri değişmişti, şimdi tekrar geri kondu. Yöneticiler sağolsun varolsun.

    O

    YanıtlaSil

Yorumunuz okunduktan sonra yayınlanır. Yorumunuzun altına ad ve soyadınızı yazınız, Kimliği belirsiz yorumlar yayınlanmaz.

ÖNE ÇIKAN YAYIN

And They Died / Gün Gencer

  AND THEY DIED (THE ROAD TO GALLIPOLI) (ÇANAKKALE SAVAŞINA GİDEN YOL) A TRAGEDY IN THREE ACTS  (A Docu-drama with music written in memory o...