Fazla Uzatma / Okan Üstünkök

 FAZLA UZATMA

 

21 12 11 İzmir   

 

 


   

                  

 

 






Vazoda Çiçekler / Okan Üstünkök


O sabah uyandığında sol eli uyuşmuş gibiydi. Yumruğunu sıkmak istedi, yapamadı. Hani insan uykudayken uzun zaman elinin üstüne yatıp kalınca bazan parmakları falan uyuşur ya. Bu da öyleydi besbelli. Sağ eliyle solunu biraz ovsa geçecekti kuşkusuz.  Uyuşmuş sandığı elini tutmak için uzandı. Dirseği  geldi eline. Bileğinin olması gerektiği yerde dirseği vardı!  Elini az daha aşağı kaydırdı. Hoppala!  Bilek hepten yoktu, kolun dirsekten sonrası uzuyor da  uzuyordu. Yataktan fırlayıp kalkmak istedi. Olmadı. Bir ağırlık vardı bedeninde. Korka korka sol tarafına baktı. Aa! Kolu pijamanın içinden çıkmış,  yataktan aşağı sarkmış, uzamış gitmiş,  odanın taa öbür ucuna  varmıştı. Uzunluğu en az üç metreydi ve işin tuhafı  uzamaya devam ediyordu. Kendi başına buyruk bir boa yılanı gibi ilerliyordu  kol. Dehşet içinde bakakaldı adam. Rüya görüyor olmalıyım diye düşündü. Kol habire gidiyordu. Her an biraz daha uzuyor, uzadıkça da yerde sürüne sürüne ilerliyordu. Pencerenin önüne geldiğinde bir an durdu. Sonra kararlı bir şekilde yerden yükseldi, elini kaldırıp pencerenin mandalını çevirdi, açtı. Adamın dairesi apartmanın üçüncü katındaydı. Kol aldırmadı. Açtığı pencerenin denizliğinden  aşağı sarkmaya başladı. Tam üç kat boyunca yangın hortumu gibi aşağıya indi de indi. Bahçeye varınca eliyle şöyle bir sağı solu yokladı. Bir şey arıyor gibiydi. Biraz durdu. Sonra iki apartman arasında sınır oluşturan saksılara yöneldi. Yoklaya yoklaya çiçeklerin sekiz on tanesini topladı. Buket gibi bir araya getirdi. Bu arada adam kendini zorlaya zorlaya kalkmış, pencerenin önüne gelmişti. Şaşkın şaşkın elinin ve kolunun üç kat aşağıdaki bahçede yaptığını seyrediyordu. Çiçekleri topladıktan sonra kol tekrar kısalmaya başladı. Geri sarılan şerit metre gibi kısala kısala yukarı çıktı. Pencereden içeri girince gene durdu.  Yan duvardaki alçak kitap rafının üstünde duran vazodaki solmuş çiçeklere uzandı. Onları alıp çöpe attı. Yerine yeni topladıklarını koydu. Sonra kısalmasını sürdürüp geri geri pijamanın yeninin içine, olması gereken yere girdi, yerleşti. Adamın kolundaki uyuşma geçti. Rahatladı. Yatağına döndü. Uzandığı yerden gözlerini tavana dikip bir an öyle kaldı. Sonra sağ eliyle soldakini hafifçe okşadı. ‘‘Sağol’’ dedi.  ‘’O çiçekleri ben de ne zamandır yenilemek istiyordum ama bir türlü elim değmemişti. İyi yaptın.’’

Sonra döndü. Yorganı başına çekti. Bir saat daha uyudu.

 

                                                 

 

   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz okunduktan sonra yayınlanır. Yorumunuzun altına ad ve soyadınızı yazınız, Kimliği belirsiz yorumlar yayınlanmaz.

ÖNE ÇIKAN YAYIN

And They Died / Gün Gencer

  AND THEY DIED (THE ROAD TO GALLIPOLI) (ÇANAKKALE SAVAŞINA GİDEN YOL) A TRAGEDY IN THREE ACTS  (A Docu-drama with music written in memory o...