Ettiklerine nadim olup ağlamayanlara Hurra...
'Pişmanlık köpeğin taşı ısırması gibidir' diyen Nietzsche'nin peşine takılmış...Yapılması gerekeni yapmış, olunması gerekeni olmuşum...notunu z raporuma düşmem gerekti. Ne zaman? Sevgili basketbolcum, dostum Can Sonat ‘ağabey seni Che Guevera ve Fidel Castro ile birlikte bisiklete binerken gördüm rüyamda’ diye aradığı zaman… Bre aman dedim… ‘yoldaşlar neredesin baba’ demeden ben geride kalacaklara, geride bıraktıklarıma dair kimi notlarımı düşeyim neme lazım… Hani Sadi Hoşses yazıp bestelemiş ve ‘Bir Gün Gelecek Sen De Beni Anlayacaksın, Ettiklerine Nadim Olup Ağlayacaksın, Hey-Hat O Zaman Aşıkını Bulmayacaksın’ demiş ya işte hiç o taraklarda bezim olmadı… Yirmisinde neydiysem yetmişinde de aynen oyum. Jean Paul Sartre ve Simone de Beauvoir Paris’te Montparnasse’da ki Cafe De Flore’u ev ofis yapmışlar, Dünyanın dört bir yanından gelmiş aydınlarla birlikte varoluşçuluk düşüncesine(olumlu anlamıyla mikrobunu) yayarlarken 68’de dünyaya dair çektiğim fotoğrafı albüm yapmış sürdürülebilir yaşam şekli haline sokmuşum. Bulaşmış sizin anlayacağınız….İki yıl önce bu sütunlarda (https://sonsoz.com.tr/dun-soylediklerin-bugunkulerle-ortusuyorsa-dogrusun/ Dün söylediklerin bugünkülerle örtüşüyorsa doğrusun) yazımda etraflıca anlattığım gibi...Yarım asır önce ‘EREĞİMİZ’ başlığını atmış ve “Yaşam çağırdığımız varoluş ile yok oluş arasında belirli eğriler çizmekle geçirdiğimiz bir çabadır. Biz insanlar ise bu güçlü uğraşın didinip duran gidegenleriyiz. Bugün varsak yarın yoklar arasına karışacağız. Kişi kurduğu düzen peşinde, kendi bildiğince yaşamını sürdürürken, bir yerde duraklayıp, geçmiş günlerini bir göz atmak, yolda bıraktığı izleri bir kez daha görmek, O günleri yeniden yaşar gibi olmak istiyor. İşte bizler ECHO_YANKI adını verdiğimiz bu anılar topluluğunda, insan oğlunun en doğal gereksinimi olan ‘anılarda yaşamak’ İsteğini gücümüz yettiğince karşılamaya çalıştık.1966_1967 öğretim döneminde Kadıköy Koleji yaşantısına katılmış olanlar bütüne eklediklerini, bütünden kazandıklarını bu yıllıkta bulacaklar kanımızca. Yaşam yolunun hepimiz açık olması dileğiyle, Yıllık Kolu.” diyerek Lise mezuniyet yıllığının baş yazısına imzamı koymuşum.
Bununla yetinmeyip, felsefe yapmayı GİDENLERDEN başlıklı yazıyla sürdürmüşüm; “İnsanoğlu yaşantısının belirli bir dönemini tamamlamış olduğunun ayırdına varınca bir tuhaf oluyor, içi bir burkuluyor. Kısa pantolonla gelip tanımadığınız, sizden apayrı, başkaca kişiler arasına karışıyorsunuz. Ana kucağı özleminizi birlikte gidermeye çabalıyor, giderek aynı çatı altında ama bambaşka değerler peşinde konuşuyorsunuz. Toplum adı verilen de bu aslında ve siz onunla karşı karşıyasınız. Yok artık elinizden tutan. Kendi binanızı kendiniz yapacak ve gene kendiniz içine gireceksiniz. Kimin binası sağlam olurmuş, kiminin çürük. Acıksanamazsınız çünkü “harcın” karımı herkesin kendi istem ve yeteneğine bırakılmış. Bizler böyle bir ortamda geldik bugüne dek. Bugün ise yaşantımızın geri kalan kısımlarını tamamlamak, doğadan koparabileceğimizin en yoğununu elde etmek ve çok ağzını geri vermek isteğiyle dolu olarak Kolej’den ayrılıyoruz. ‘Kubbede baki kalanın bir hoş seda’ olması en büyük dileğimiz.”
Yıllıkta ki esas bomba yazım ‘DÜŞÜNCELER’ başlığı altında geliyor ve tüm delikanlı görüşümü yansıtıyor. Okudukça hayretle görüyorum ki yarım asır önce, yeni terlemiş sakallarımla yazdıklarımla yaşayarak özümsediğim bugün ki ak sakallı düşüncelerim bire bir örtüşüyor.. Buyrun, zamanın ruhuna uygun abartılı öztürkçe’liğine takılmadan, bakın bakalım ‘back to the future/geleceğe dönüş’ü ansıtan yazıyı güncel bulacak mısınız? DÜŞÜNCELER ;“İnsan üzerine bir nen(şey)ler söylemek, deneme çiziktirmenin güç bir iş olduğu söylene gelir. Bana kalırsa onlardan biri olmak yeter de artar bile. Yılların getireceği değişik düşünce esintileri arasında, 20 yaşın başlangıcında ki _insanı_ görüş açımı saptamış olmak yararı getirecek bana bu ak kağıt parçasına geçirdiklerim. Kişi her gün yaşamının bir başka parçasını geride bırakarak yaşadığı acun(dünya) üzerinde ve onun yaratıkları hakkında kendince, bilinçli ya da bilinçsiz, birtakım yorumlar yapıyor, yargılara varıyor, usunda en iyi varsaydığı yepyeni düzenler kuruyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz okunduktan sonra yayınlanır. Yorumunuzun altına ad ve soyadınızı yazınız, Kimliği belirsiz yorumlar yayınlanmaz.