Her şey bana YABANCI.. size?
Hani şu annesinin öldüğünü öğrendiği gün cenazeye katılmak üzere yola çıkıp, herkes ondan oğul olarak duygusal bir tepki beklerken o duyusal dünyaya dikkat kesilen Meursault... Onun anlamın olmadığı yerde bir anlam varmış gibi davranmayı reddetmesi, Yabancı'nın çıkış noktasını oluştururken kuşak olarak bizim de kabuğumuzu sertleştirdi. Eleştirmen Mario Vergas Liaso, kitap kapağında "Camus'nün karamsarlığı kabulleniş değil, tam aksine bir eylem hatta isyan çağrısıdır. Romanı bitirdikten sonra Mersault'ya karşı karışık hisler beslesek de dünyanın iyi bir yer olmadığı ve değişmesi gerektiğine inanırız." diyor ki çok haklı. Daha o günlerde yeni yetme çırak devrimci olarak Atatürk’ün Bursa nutkunun broşürlerini kaptığım gibi soluğu Taksim'de alırdım.
Bizim Cezayirli rahat durmadı, Sisifos Söyleni adlı felsefi denemesiyle bizi bizden aldı. Kimse de, yaşantımı kurgulayan bu ikiliye dikkat demedi. Bir yerden sonra yuvarlanacağını bildiğin kocaman kayaya omuz vererek yokuş yukarı zorlayan mitoloji kahramanımız örneği; Hayatım olamayacağa ergi yapmaya çabalamakla geçti.. Taze örnek isterseniz iki tane vereyim...Yarım asrımı verdiğim basketbolu hala yeniden yapılandırmaya çalışmam...ki hiçbir kemikleşmiş çıkar çarklarını yerinden oynatamadım onca yıl… Bütün tarafların el birliğinde yıkma, içinden yol geçirmeye çalıştıkları ve kuzuların sessizliğine büründükleri, Kadıköy Maarif Koleji yapılarını, kurduğumuz Martı Demokratik Düşünce Grubuyla yıktırmamaya çabalamak... Ne diyeyim boş duranı kendisi de sevmez...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz okunduktan sonra yayınlanır. Yorumunuzun altına ad ve soyadınızı yazınız, Kimliği belirsiz yorumlar yayınlanmaz.