Berthe Gaulis / Aliye Pekin Çelik

BERTHE GAULIS

 

“Berthe Georges-Gaulis’den mektuplar – 1920’lerde bir Fransız gazetecinin Türkiye ve Ortadoğu izlenimleri”  kahramanının tanıtımı:

 

Berthe Elise Joséphine Dussaud, 1870 yılında edebiyatçı Angéle Venem’in Süveyş ve İzmir limanlarının müteahhitliğini yapan Joseph Dussaud ile evliliğinden doğdu. Berthe’nin ağabeyi René Dussaud, Louvre müzesinde yöneticilik de yapmış, Fenikelliler, Hititler ve Suriye üzerine çalışmaları olan  bir arkeologdu. Babası, mühendis Paul Arthur Bory D’Arnez, uzun seneler Osmanlı İmparatorluğu’nda çalışmıştı ve Berthe’in çocukluğu da bugün Mısır sınırları içinde bulunan Port Said’e ve İzmir’e yolculuklarla geçmişti.

Anne, Angele  Venem,  bir yandan romanlar yazarken bir yandan da Paris’te entellektüellerin bir araya geldiği salon toplantıları düzenlemeye meraklıydı. Bu toplantıların meraklıları arasında Leconte de Lisle,  José-Maria de Heredia, Anatole France gibi yazarlar ve Benjamin Constant ile Fernand Gregh gibi ressamlardan başka  Philippe Berthelot  gibi politikacılar da vardı.  Venem, belki de bu entellektüeller gurubundan ilham aldı ve ölümüne kadar  yazarlıkta kullandığı Jacques-Vincent ismiyle yirmiye yakın kitap yazdı. 

Berthe, 1889 yılında annesinin ikinci eşinin kardeşi Léon Borny d’Arnex ile evlenmiş ve sadece dört yıl sonra bu ilk eşinden boşanmıştı. Oğlu, Pierre’in doğumundan sonra İsviçreli gazeteci Georges Gaulis’le  1896 yılında evlenmiş ve Georges’un işi dolayısıyla İstanbul’a taşınmışlardı. Burada 1897 yılında kızları Georgette doğmuştu. Georges Le Temps muhabiri olarak İstanbul’dan sonra Mısır ve Cezayir’e gitmiş ve sonra  ailesiyle birlikte 1900’de Paris’e geri dönmüştü. O dönemde Fransız basını Türk-Fransız ticari ilişkilerini yakından izlediğinden, İstanbul, Fransız gazeteciler için önemli bir merkezdi. 1908’de Georges, Le Journal des Débats dergisinin muhabiri olarak tekrar İstanbul’a gelmiş, 1908-11 yılları arasında Paris ve İstanbul arasında gidip gelirken, Paris’de L’Opinion, İstanbul’da Péra dergilerinin yayın yönetmenliğini yapmıştı. Balkan Savaşları sırasında muhabirlik yaparken tifoya yakalanıp 1912 Kasım’ında hayatını kaybetmişti. 

Berthe, eşinin ölümünden sonra İstanbul’da kalıp eşinin işini devir alıp muhabirliğe  1914 yılına kadar devam etmiş, fakat Birinci Dünya Savaşı’nın çıkmasıyla  İstanbul’dan ayrılmıştır. Bundan sonra Berthe, çocuklarını Paris’te bırakıp 1919’dan başlayarak belli aralarla gazeteci olarak Türkiye’ye yolculuklar yapmıştır ve Fransız yayınevleri için bir yandan kitaplar,  bir yandan da Fransız gazetelere yazılar yazmıştır. 

Berthe, Kurtuluş savaşı ve sonrasında Türk–Fransız ilişkilerinde önemli bir rol oynamıştır. Bazen Türk hayranı, bazen Fransız Milliyetçisi, bazen casus ve bazen barış gönüllüsü olarak tanımlanan Berthe’in tarihteki rolü hakkında fazla bir bilgi yoktur. Belki de bunun nedeni kadın olduğu için önemsenmemesidir. Fakat Berthe’nin mektupları, yirminci yüzyıl başı Fransız-Türk ilişkilerine ışık tutan önemli kaynaklardan biridir.  Berthe’nin çarpıcı kişisel hikâyesinin, mektupların dev siyasi içeriğinin gölgesinde kalmaması da kadın hakları tarihinde önemlidir. Dönemin muhafazakâr standartlarına aldırış etmeden yaşayan bu cesur kadının hikâyesi, geçtiğimiz yüzyıl başında Fransa’da kadın-erkek rollerini anlamak açısından ilginç bir örnek oluşturur. Berthe, mektuplarda fikirlerini sansürlemeden anlatmış, Türk, Arap ve Fransız liderler arasında arabuluculuk yapmış, kamyon ve at arabalarıyla günlerce karlı yollarda seyahat edip cephelere ulaşmış, ataerkil coğrafya ve koşullarda, bir kadın olarak varlığını gösterebilmiştir. Kurtuluş Savaşı’nda Anadolu kadınlarının insanüstü gayretlerini gözlemleyip duygulanırken, kendi zekasını ve kalemini de bu mücadeleyi dünyaya duyurmak için kullanmıştır. Bu yönüyle Berthe, bir gazeteci ve istihbaratçı olmanın yanında, toplumun kadına biçtiği rollere de meydan okumaktadır. 

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz okunduktan sonra yayınlanır. Yorumunuzun altına ad ve soyadınızı yazınız, Kimliği belirsiz yorumlar yayınlanmaz.

ÖNE ÇIKAN YAYIN

And They Died / Gün Gencer

  AND THEY DIED (THE ROAD TO GALLIPOLI) (ÇANAKKALE SAVAŞINA GİDEN YOL) A TRAGEDY IN THREE ACTS  (A Docu-drama with music written in memory o...