Özlediğimiz bir Ortam: Müze Hastane
Suha Özkan Hon. F AIA
Anadolu’nun birçok yöresinde yer almış olan Roma villalarının hemen hepsinin üst yapıları zaman içinde yok olmuş olsa da temel ve zemin düzeyi zamanla sürüklenen birikintilerle örtülmüş ve bir bakıma, yüzlerce yıllık uyku içinde çağımıza erişmişlerdir. Bugün yeni inşaat kazıları sırasında ortaya çıkan tarihi miras hem ekonomik hem de teknik zorunluluklarla karşı karşılaşmaktadırlar. Bir çok başka etmenlerle de etkilenen zor olan koruma ancak kültür ve tarih bilinci ile etik değerlerle olabilmektedir. Son yıllarda, çağdaş yapı üretimi sürecinde gerçekleşen iki olağanüstü koruma projelerinden Bodrum Amerikan Hastanesi ve Hatay Müze Otel tarih mirasının geleceği için çok yüreklendirici olmaktadır.
Bodrum Amerikan Hastanesi, şimdi üst yapı kesimi yok olmuş, zemin düzeyi ile var olan halen otobüs parkı olarak kullanılan Mars Tapınağı’nın eteklerinde yer almaktadır. Bu alanın Roma Devri seçkinlerinin villalarının yer aldığı geniş bir alan olduğu bilinmektedir. Birçok yeni temellerinde çıkan ve ne yazık ki korumayan eserler bilinir. Bu alanda birçok kalıntı halen izlenebileceği gibi Çarşı Yapısının (Stoa) izleri oradadır. Önceki adı “Bodrum Özel” olan hastane yapısının gerekli olan genişlemesi gerçekleşirken, iki metre kadar derinlikte bulunan VI. Yüzyıl Roma Dönemi zemindeki mozaik kalıntıların bambaşka bir değer olarak ele alınmış olması çok önemli bir girişimdir. Oysa, çok yakın tarihimizde bile kültür değerlerine olan kaygısızlığın ve yapılan tahribatın söylentileri acı acı anılmaktadır. Hastanenin yeni sahibi Koç Grubu gereksindiği yeni yapı eklemelerinde, yüzyılların getirdiği birikintilerle dolmuş zeminin derininde çok güzel bir villanın alt kat duvarlarını, alt yapıyı ve en önemlisi zeminleri mozaikle bezenmiş bir villanın altı odasını keşfeder ve korumaya karar verir. Roma Devri seçkinlerinin villalarını zeminlerinin halı yada kilim yerine özenle işlenmiş, genellikle doğadan esinlenmelerle biçimlenen mozaik dokusu ile kaplandığı bilinir. Burada bulunan mozaikler doğal nedenlerle gelen birikintilerle örtülmüş olduğu için çok iyi durumdadır.
Özenle ortaya çıkarılıp, korumaya alınan kalıntılar, toplam altı mekandır. Elde bulunmuş bir belge olmadığı için mekanlar yerdeki mozaik betimlemeler ile “Geyikli, Keçili, Kuşlu” nitelemelerle tanımlanmaktadır. Üzerinde ilgiyle yürünebilen camlarla örtülmüş alan, özenle gerçekleşmiş aydınlatma sayesinde Hastaneye adını verecek denli bir kültür şöleni oluşturmuştur. Hemen yanıbaşındaki sıradan kafe de, hem personel hem de hasta yakınlarının hastane dışında dinlenmelerini bir tarih kucaklaması çevresinde ağırlamaktadır. Orada içilen çay kahve ya da yenilen bir sandviç, çevrede hemen aşağıda varolan tarih ortamında ayrıcalıklı bir deneyim olmaktadır.
Son bir kaç yıl içinde, sevilen tatil ve kültür kenti Bodrum’da Myndos Kapısı, Mozole, Antik Tiyatro ve Bodrum Kalesi gibi büyük ve çok ilgi çekici tarihsel ve arkeoljik ortam içinde, yeni bir ilgi odağı olan “Müze Hastane” artık Bodrum severlerin kültürel gündeminde önemli bir nokta olmuştur. Bodrum’un Roma geçmişinin izleneceği, alçak gönüllü ama özenle sergilenen ve benzeri olmayan önemli mimarlık mirası alanı olarak kent tarihi içinde yerini almıştır. Umudumuz Müze Hastane’nin Güneyinden geçen Mars Tapınağı Caddesinin ötesindeki altında villaların zeminlerinin gömülü olduğu geniş alanın da kazılıp tarihe ve topluma kazandırılmasıdır.
Hastane Yönetimi iç mekanlarda olması gereken sanat yapıtları olarak bu Roma mozaiklerinin foto bloklarını sergilemekte ve sahiplendikleri bu değerleri hastane yaşam ortamı içinde topluma gururla sunmaktadırlar.
Bodrum projesinin yanında bir “mega” proje olan Hatay Müze Oteli eriştiği kapsamla, tarihe saygı konusunda belki de Dünya’nın en önemli çağdaş yapı ve arkeoloji mirası etkileşimin
örneğidir. Hatay’da bir otel gerçekleştirme çabasının önünü alan arkeolojik buluntunun kucaklanması, ileride gündeme almamız gereken bir başka olumlu katkıdır.
Bodrum merkezden Gümüşlük'e uzanan tarihi zenginliğin büyük bir kısmının toprak altında yaklaşık 3 bin 500 yıldır durduğunu da biliyoruz.
Ne yazık ki birinci dereceden sit alanıyken üçüncü derece sit alanına çevrilerek imara açılan yerleri ve Antik Çağ'dan kalma kıymetli eserlerin üzerine inşa edilen çirkin konutları ve sanayi sitelerini de...
Vehbi Koç Vakfı'na ait Amerikan Hastanesi, İstanbul dışındaki ilk yatırımını bölgeye hizmet vermek üzere Bodrum'da yapmaya karar verince, sıfırdan bir inşaat yapmak yerine, mevcut bir hastaneyi satın alarak projeyi hayata geçirmek ister ve işte bu kararla Mars Mabedi olarak bilinen tarihi bölgenin içinde 20 yıl önce kurulan Özel Bodrum Hastanesi satın alınır.
Hem hastane binası yeniden tadilattan geçirilir hem de ek bina yapmak üzere yan taraftaki otoparkta ameliyathaneleri yer altına almak için inşaat başlar ve daha ilk kazmada Geç Roma Dönemi'ne ait (MS 400-500 yılları) duvar kalıntıları ile birlikte enfes taban mozaikleri ortaya çıkar.
İnşaata ara verilir ve tam bir yıl Bodrum Müzesi önderliğinde yapılan kazı çalışmaları sonrası kapı girişinde Dragos yazan binlerce yıl önceden kalma villanın 170 metrekareyi bulan mozaikleri gün yüzüne çıkarılır ve anında koruma altına alınarak, üstü camla kapatılarak sergilenmesine de imkan verilir.
İşte dün Vehbi Koç Vakfı Şeref Başkanı Rahmi Koç, Sağlık Kuruluşları Genel Müdürü Dr.
Erhan Bulutcu ve Bodrum Amerikan Hastanesi Başhekimi Dr.Yusuf Babayiğit'ten tüm hikayesini dinlediğimiz Bodrum Amerikan Hastanesi böylesine güzel bir tarihi yolculuk yapmamıza da vesile olup, "müze hastane' olarak hizmete açıldı.
Arkeolojiye büyük ilgisi olan ve sahibi olduğu müzede topladığı eserleri halkla buluşturmayı başaran Rahmi Koç'un bu işe ne kadar sevindiğini, oğlu Fenerbahçe Yönetim Kurulu Başkanı Ali Koç'tan dinledik. Bodrum bölgesine sağlık yatırımları daha önce Acıbadem Hastanesi'nin açılmasıyla önem kazanmıştı. Dün açılışta Koç ailesini yalnız bırakmayan Acıbadem Hastaneleri'nin kurucusu Mehmet Ali Aydınlar ile birlikte hastaneyi dolaşma fırsatı da bulduk.
Erhan Bulutcu, sağlıkta tüm dünyayı etkileyen yeni trendlerin Türkiye'de de uygulayıcısı olmak için yeni projeleri hayata geçirdiklerini söylüyor. Mesela 150 milyon liralık yatırımla kapılarını açan ve vakıf hastanesi olarak kâr gütmeyen Bodrum Amerikan Hastanesi'nin 60 olan yatak sayısını büyütmek gibi bir amaçları olmadığını, bunun yerine dijital teknoloji, tele tıp ile hastaların hastanede en fazla bir gün kalıp tedavinin geri kalanını kaldıkları otel ya da evlerinde takip edecekleri yeni yöntemlere eğileceklerini söylüyor.
Öğreniyoruz ki Amerikan Hastanesi başta İngiltere olmak üzere 10 ülkede Koç Health Care ismiyle ofis açarak sağlık turizmine ağırlıklı yatırım yapmaya da başlıyor.
Bulutcu, yaşlılığın 75 yaşın üzerinde başladığına vurgu yaparak, insanların huzurlu, güvenli yaşamak için yerler aradığını ve havası muhteşem olan Bodrum bölgesinde hastane açmaları için büyük talep geldiğini de anlatıyor ve İngiltere, Balkanlar, Orta Doğu ve Gürcistan gibi yakın bölge ülkelerindeki potansiyel hastalara da çevredeki otelleri de kullanarak, engelleyici tıp, fonksiyonel tıp, nefes terapi gibi birçok yeni alanda hizmet vermeyi amaçladıklarını anlatıyor.
Bulutcu, "İngiliz ve Rus turistler için sağlıkta cazibe merkezi olmak istiyoruz" diyor.
Yazıda anlatılanların hepsi güzel, hepsi övünç ve kıvanç verici, hepsi olumlu mu olumlu. Katkısı olanların tümü kutlanmalı hem de içtenlikle. Yazdıklarıyla bunları topluma duyuran Suha’nın da hakkı hiç ödenmez, sağolsun. Tek sorgulayacağım husus var: Sayın Erhan Bulutçu’nun yaşlılığın başlamasını doğum tarihine bağlaması. Yunus’un ‘’ölürse ten ölür, canlar ölesi değil’’ dizesi koşutunda yarı şaka-yarı ciddi vurgulamak isterim ki ‘’yaşlanırsa ten yaşlanır, canlar yaşlanası değil’’. Böyle diyorum ama, yaşlanan ten için sağlık desteği vermek kutsal bir uğraşıdır. Saygıyla , takdirle ve kamyon dolusu teşekkürle karşılanmalıdır. Saygıyla, takdirle ve kamyon dolusu teşekkürle karşılıyorum.
YanıtlaSilOÜ