KARA KİNAYE
Kar, sen ne yaptın
Yağdın buraya, bula bula
İstanbul’a
Halbuki yağsaydın
Her zamanki gibi
Kıra, meraya, tarlaya
Hatta Ankara’ya
Ne kimse kızardı sana
Ne de haberdin topluma
Oysa sen ne yaptın
Örterek çirkinlikleri
Giyerek beyaz gelinlikleri
O güzelim siyah arabaları
Kendin gibi bembeyaz yaptın
Ki o siyah arabalardaki adamlar
Ne rahattı sen olmasan
Rüzgar olmasa, yağmur olmasa
Hatta güneş olmasa
Biz olmasak demiyeceğim
Biz lazımız oysa
Olmaz isek biz, ne olur oylarımız sonra
Sen nereden çıktın be kar
Ne güzel lastiklerimiz kabak
Başımız arşa vararak
Dolaşıyorduk
Bu şehri dağıtarak
Sana mı kaldı be kar
Doğayı bize anlatacak
Büyüklerin başını ağrıtacak
Acizliğimizi bize hatırlatacak
Oysa sen tüm pislikleri kapatacak
Yılda bir bu şehri ağartacak
Bir amaçla geldin
Keşke hep gelsen
O siyah arabalardaki çatık kaşlı adamlar
Dönse tekrar çocukluklarına
O gençlik çağlarına
İstanbul’a ilk geldikleri
Ve pek de sevmedikleri
Yirmibeşli otuzlu yaşlarına
Kabak lastikli insanlar da
Hatırlasalar çocukluklarını
Delikanlılıklarını, gençkızlıklarını
Kayarken kasabalardaki tahta kızaklarını
Seninle nasıl oynadıklarını
Ama hepsi de tam seni unutmak isterken
Yaptın yine yapacağını tipiye dönüşürken
Ve bu büyük yağmayı, İstanbul’u örterken
Hilmi Berk
23.01.2004
Kara Kara Kinaye... Kalemine kuvvet daha uzun yıllar devam et, kardeşim...
YanıtlaSilHep birlikte kalemlerimize kuvvet sevgili Sadık hocam...
YanıtlaSil