Jack London'u nasıl bilirsiniz?/ Ünal Özüak

 Jack London’u nasıl bilirsiniz?


Sizde şayet benim gibi 68 kuşağı kulağı kesiklerindenseniz O’nu Martin Eden olarak da bilebilirsiniz. Çünkü Martin Eden, bir yanıyla Jack London’ın ta kendisidir. Sansür rüzgârlarının estiği bugünlerde kendimi yahu biz böyle zamanlarda ne okurduk derken ‘Yankee Go Home’ diyerek dışladığımız Amerikalıların nadir sosyalist yazarlarından Jack London’u anımsadım.. Biz öyle yapardık sizde öyle yapın lütfen kendisini anlattığı ‘Martin Eden’ ve ‘Demir Ökçe’si ile birlikte okuyun. Yeni başlayacaklar için önce ustayı tanıyalım; John Griffith London, Amerikalı gazeteci ve roman yazarı. Vahşetin Çağrısı, Martin Eden, Demir Ökçe, Beyaz Diş ve Deniz Kurdu başta olmak üzere elliden fazla kitabın yazarı. Dünya ticari dergi romanının öncüsü ve yazarlıktan yüksek gelir elde edebilen Amerikalıların ilklerindendir.1876'da San Francisco'da doğdu. Annesi Amerikalı, babası ise İrlanda’lı bir serseriydi. Düzensiz bir öğrenim gördü. Bir yıl koleje, bir yıl da California Üniversitesi’ne devam etti. Denemediği iş kalmadı. En büyük tutkusu açık denizler ve uzun yollardı. Vahşetin Çağırışı ile üne kavuştu. 22 Kasım 1916’da intihar etti. Kendi yaşamından kaynaklanan olağanüstü serüvenlerle dolu yapıtlarıyla ABD’nin ve dünyanın en önemli yazarlarından biri olan, ülkemizde de birçok yapıtı yayımlanan ve çok tanınan yazardır. (1876-1916)

İki baş yapıtı için bilgilendirme yapacak olursak; Jack London’ın DEMİR ÖKÇE’si distopya edebiyatının ilk örneği olarak kabul edilir. Günümüzden yüz yılı aşkın bir zaman önce kaleme aldığı eserinde London, çok eski ama hiç eskimeyen bir hikâyeyi konu edinir. Ezen ve ezilen mücadelesi tüm çıplaklığıyla gözler önündedir. Amerika Birleşik Devletleri’ni pençesine almış olan Oligarşi, namı diğer Demir Ökçe tüm şiddeti ve gaddarlığıyla emekçilerin üzerine yürümektedir. Tröstler, ekonomik ve siyasi ilişkiler, faşist devlet yapılanması sanki daha o zamandan yirminci yüzyılda insanlığın yaşayacağı acı olayların habercisi gibidir...MARTİN EDEN ise, bir yanıyla Jack London’ın ta kendisidir: Varlıklı bir ailenin üniversite öğrencisi narin kızına ümitsizce gönül veren; aradaki sınıfsal mesafeyi kapatmak için yazar olma hayalleri kuran; bu uğurda çalışarak nice uykusuz geceler geçiren; bakkal veresiyeyi kestiğinde aç kalan; onlarca yazısı editörler tarafından geri çevrilse de yazmayı azimle sürdüren; derme çatma bir eğitim görmüş, eli nasırlı genç denizci. Martin Eden, yükselmek için verdiği onca mücadeleden sonra mutlu olabilecek midir? Jack London, kahramanının başarı hikâyesi üzerinden içinde yaşadığı toplumun değerlerine keskin bir eleştiri getiriyor. Bir edebiyat klasiği olan Martin Eden, yazılışından bugüne dek tüm dünyada hiç eksilmeyen bir ilgiyle okundu. Bugüne de çok çıkarsımalar yapacağınıza eminim.

Keyifli okumalar.

1 yorum:


  1. Jack London’ın ölüm nedeni doktor raporunda ‘’aşırı dozda uyuşturucu sonucu böbrek yetmezliği’’ olarak belirtilmiş. İntihar söylentileri ‘’1) Aşırı doz genellikle intihar için ‘uygun bir yol’ olarak bilindiğinden ve 2) yazarın bir kaç yapıtında intihar yollamaları olduğundan ötürü çıkmış olsa gerek’’ diyenler çoğunlukta. Bencileyin ‘’yahu intihar bile desek, adam gibi intihar London’ınki gibi olmaz Hemingway’inki gibi olur; girersin banyoya, dayarsın tüfeği damağına, güm, tadından yenmez! ’’ diye düşünenler bile olabilir. Belki de aslan Ernest aslında kendisi de ‘’o iş Jack’in yaptığı gibi morfinle kanapede uyuyarak yapılmaz, aha böyle yapılır’’ demiştir, kimbilir? Zaten o iki yazarın yaşantısı epey koşutluk gösteriyor. Aynı kulvarda koştukları bile söylenebilir ise ‘’akıbetleri’’ neden benzer olmasın, değil mi? Bakalım Ünal Usta ne der bu hususta...


    YanıtlaSil

Yorumunuz okunduktan sonra yayınlanır. Yorumunuzun altına ad ve soyadınızı yazınız, Kimliği belirsiz yorumlar yayınlanmaz.

ÖNE ÇIKAN YAYIN

And They Died / Gün Gencer

  AND THEY DIED (THE ROAD TO GALLIPOLI) (ÇANAKKALE SAVAŞINA GİDEN YOL) A TRAGEDY IN THREE ACTS  (A Docu-drama with music written in memory o...