BAŞLARKEN
Dostlar,
Çizenler Yazıyor üzerine dayanamadım, aşağıdakileri yazdım. İçimden öyle geldi.
«Benim hakikat kıldığım yere sizin hayalleriniz bile ulaşamaz» Fatih Sultan Mehmet Fatih’in İstanbul’un fethiyle ilgili olan bu ünlü ve iddialı sözü gerçek midir, uyduruk mudur bilinmez ise de gelin üzerinde düşünelim biraz.Acaba ‘’hakikat kılınmış’’ yani gerçekleştirilmiş olan bir şey önceden hiç ‘’hayal edilmemiş’’ olabilir mi, ne dersiniz ?
Haliç güvenlik için zincirle kapatılmışken adam donanmasının gemilerini yağlı tahtalar üzerinde kaydıra kaydıra karadan yürüterek Haliç’e indirmeyi hayal etmemiş, düşlememiş, önceden kurgulamamış olsa İstanbul’un fethini ‘’hakikat’’ kılabilir miydi?
Olay sırasında onun topu topu 21 yaşında olduğunu biliyoruz. Hocası Akşemsettin ‘’get ‘lan, amma da hayalcisin, böyle uyduruk şeylerle uğraşacağına otur cebir mebir çalış, hayta!’’ demiş ise acaba Mehmet kardeşimiz ona ‘’sus be moruk, sen anlamazsın’’ dememiş midir? Bence demiştir.
Haydi biraz daha eskiye bakalım. Mağarada açlıktan karnı guruldayanlar bereketli bir av düşlemeseler, derenin çamurunda mayışık yatan uyuşuk mandayı nasıl vursak da kışlık sucuk yapsak diye ağızları sulana sulana hayaller kurmasalar ok, yay, mızrak, balta, bıçak giderek tank, top, tüfek, uçak yapılabilir miydi? Benim dedem bırakın pili, tekerleği düşlemese Elon Musk bugün Tesla’yı ‘’hakikat’’ kılabilir miydi? Jules Verne havan topuna benzer uyduruk kaydırık araçlarla aya seyahati hayal etmese yüz yıl sonra insangil taa oralara nasıl giderdi?
Demem şu ki, tarih boyunca tüm başarılar, tüm gelişmeler hep hayaller, düşler ve uyduruklar sayesinde gerçekleşmiştir. Hayaller, düşler, uyduruklar olmasa bilim olmazdı, sanat olmazdı, uygarlık olmazdı. Mimarlık olmazdı yahu, mimarlık! Her şey bir yana, hayalsiz, düşsüz, uyduruksuz ne okunacak şiir olurdu bugün, ne bir roman, ne de öyküler. Şiirler, romanlar, öyküler hep yazarlarının düşledikleridir, hayal ve düş ürünüdür hepsi. Kısacası, hayalîdir, uyduruktur. Ne var ki, hayal ve düş ürünü olduklarını, uyduruk kaydırık olduklarını bile bile gene de okur insan, okurken arada bir de olsa duygulanır, üzülür, kızar, güler.
Bu blogda yer alacakların hepsi ''meslekleri esas itibariyle hayal, düş, kurguya dayanan'' mimar ve plancıların meslek uygulamaları dışındaki hayal, düş, uyduruk ürünleri olacak.
Okuyanlar da umarız bazan güler, belki kızar, belki de arada bir dertlenirler, Kim bilir....Yaşasın meslek içi ve meslek dışı hayaller, düşler, uyduruklar, rüyalar...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz okunduktan sonra yayınlanır. Yorumunuzun altına ad ve soyadınızı yazınız, Kimliği belirsiz yorumlar yayınlanmaz.