Renzo Piano İstanbul Modern’de beklentileri karşılayamadı!
Ayrıntılarına girmeden önce kapaktan söyleyeyim; Karaktersiz, içinde ne olduğunu yansıtmayan, silik, kişiliksiz bir yapı olmuş İstanbul Modern. Kendisinden büyük şeyler beklenen Renzo Piano böylesi bir ürünle, son dönem bütün yapılarına yansıyan su tutkusunun suyunu çıkarmış İstanbul Modern'de.
Masal şöyle başlamış. Evvel zaman içinde pireler tellal iken kariyerinin başında iki genç mimar uluslararası yarışma kazanarak Paris’in göbeğinde , tasarlaması kadar kabul ettirilmesi zor, bir ilke imza atarak, bütün tabuları yıkarlar.1977'de Paris'in simgesi, yaşamının büyük parçası tarihi Hal Binaları'nı yıkıp yerine, Renzo Piano ve Richard Rogers'ın bir tür ‘gelişen mekânsal diyagram’ olarak tasarladıkları uçuk kaçık, estetik bir yaklaşımla teknolojiyi kullanarak klasik geçmişi reddeden, Mimaride namusluluk / Ekspresyonizm olarak betimlenen dışavurumcu mimarlığın baş eseri "Centre George Pompidou/Renzo&Piano binasında" tesisat ve havalandırma kanallarının rengarenk boyayarak açıktan örtü gibi müze serbest mekanının üstüne geçirerek Pompidou Kültür Merkezi'ni yaptılar. Entelektüel ortamda çok tartışıldı ama o gün bugün Paris'in simgelerinden biri bu bina.
Yazının devamı için yazarının yukarıdaki adını tıklayınız
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz okunduktan sonra yayınlanır. Yorumunuzun altına ad ve soyadınızı yazınız, Kimliği belirsiz yorumlar yayınlanmaz.