AFEDERSİNİZ KISMET
Bahçıvan kadrosuna atananlar arasında adım var mı diye o gün orman fidanlığının kapısında asılı listeye bakmak için Saray Muhallebicisinde her zamanki sabah keyfimden bile vazgeçip Horozköy’e gelmiştim. Uzun süredir afedersiniz işsizdim. Çünkü babam bana bir türlü iş bulamamıştı. Zaten hayatım boyunca sağ olsun adamın pek hayrını görmedim. Sağolsun demek biraz yersiz oldu, babam öldü gitti ama, afedersiniz ağız alışkanlığı işte. Ne diyordum? Ha, adamın pek hayrını görmedim. Ondan kalma hepi topu bir ev var. Öyle yalı, köşk, lüks, müks bir şey değil yani. Nerede ? Nohut oda bakla sofa, afedersiniz kıç kadar. Taş çatlasa üç yüz, hadi bilemedin dört yüz metrekare. Mecburen oturuyorum. Evet, yeri fena değil, eh işte, koru içinde, ağaçlık falan da ama onunla iş bitmiyor ki. İnsanın yığınla başka gereksinmesi, yıllardır alıştığı şusu busu, afedersiniz içkisi sıçkısı oluyor. Sözüm ona baba olacak ama bunları hiç düşünmedi adam. Neymiş? Eğitimime katkıda bulunmuşmuş. Afedersiniz marifet sanki!
Devamını ve yazarın diğer yazılarını Okan Üstünkök sekmesinde bulabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz okunduktan sonra yayınlanır. Yorumunuzun altına ad ve soyadınızı yazınız, Kimliği belirsiz yorumlar yayınlanmaz.