30 Ocak 2021 Cumartesi

Huysuz Ağaçlar ve Tuhaf Şeyler / Yücel Akyürek

 

Huysuz Ağaçlar ve Tuhaf Şeyler

Yazarın tanıtımına göre:

Güzellik arayışı peşinde doğaya ve sanata farklı açılardan bakmaya çalışan bir deneme yazısıdır. Yer yer küçük ölçekli çalışma örneklerinin fotoğraflarıyla da desteklenen yazının ana fikri “arayanlar için güzellik her yerde ve her şeyde” diye özetlenebilir.  


Bilmiyorum kaç kişi böyledir ama ben yolda, kırda, bayırda doğru dürüst yürüyemem. Sağa, sola önüme ve arkama bakarken bir şeyler ararım. Yol çoğu kez benim için yalnızca sonuca odaklanılmış zorunlu olarak katlanılacak bir süreç değil, başlı başına keyif alınacak bir serüvendir. Denizler de öyledir. Gençken avcılık amacıyla gözlük şnorkel ve zıpkınla dolaştığım yerlerde şimdi sadece deniz dibini tarayarak ilginç bulduğum şeyleri topluyorum.



Yazarın bu yazısının devamını ve diğer  yazılarını yukarıdaki "Yücel Akyürek" sekmesinden takip edebilirsiniz.

25 Ocak 2021 Pazartesi

 


  BİRBİRİNİN BENZERİ İKİ BÜYÜK SAVAŞ VE BİR USTA DRAMATURG GÜN GENCER 

24 Ocak 2021 Pazar

Ersin Arısoy Güzelleme / Okan Üstünkök

 

GÜZELLEME

 Ersin Arısoy (Amca)

1960-70 onyılının ilk yarısında ODTÜ Mimarlık Fakültesinde öğrenci olanların paylaştıkları
farklı bir ortak alt-kültürden sık sık söz edilir. Farklılık büyük oranda 1960-63 arasını
TBMM inşaatının eski şantiye bina ve barakalarında geçirmekten, sonra da yeni
yerleşkedeki fakülte binasının ilk kullanıcıları olmaktan kaynaklanıyor olmalı.
O paylaşım içinde Ersin Arısoy’un çok ama çok özel bir yeri var. Kendisi çoğumuzun
sadece öğrencilikte değil, sonraki yıllarda da en yakın dostu olmayı sürdürdü.
Herbirimizin gerek ortak gerekse özel anılarımız yığınla.
Ersin’in ODTÜ ve öncesindeki kendi öğrencilik döneminden özel ve özel olduğu kadar da
gerçek bir anı / öyküsü ise blogda Sarı Gocuklu Güzel başlığıyla yer alıyor.
Öyküde adı geçenlerden yitirdiklerimiz çok. Sarı Gocuklu Güzel Hem onları hem de sevgili
Amca’mızı özlemle ve güzelliklerle anmamıza vesile olsun mu olsun.
Okan Ü

And They Died / Gün Gencer

 AND THEY DIED

(THE ROAD TO GALLIPOLI)

(ÇANAKKALE SAVAŞINA GİDEN YOL)

A TRAGEDY IN THREE ACTS 

(A Docu-drama with music written in memory of the Gallipoli landing.)

by Gün GENCER



Bu oyunu ve diğer oyunlarını okumak için "Gün Gencer"i yukarıdaki sekmeden takip edebilirsiniz...





23 Ocak 2021 Cumartesi

Başlarken

 BAŞLARKEN

    Dostlar,

Çizenler Yazıyor üzerine dayanamadım, aşağıdakileri yazdım.  İçimden öyle geldi.



    «Benim hakikat kıldığım yere sizin hayalleriniz bile ulaşamaz»
                                    Fatih Sultan Mehmet
 
    Fatih’in  İstanbul’un fethiyle ilgili olan bu ünlü ve iddialı sözü gerçek midir,   uyduruk mudur bilinmez ise de  gelin üzerinde düşünelim biraz.
Acaba ‘’hakikat kılınmış’’  yani gerçekleştirilmiş  olan bir şey önceden hiç ‘’hayal edilmemiş’’ olabilir mi, ne dersiniz ?

    Haliç güvenlik için zincirle kapatılmışken adam donanmasının gemilerini yağlı tahtalar üzerinde kaydıra kaydıra karadan yürüterek Haliç’e indirmeyi hayal etmemiş, düşlememiş, önceden kurgulamamış olsa İstanbul’un fethini ‘’hakikat’’ kılabilir miydi?

    Olay sırasında onun topu topu 21 yaşında olduğunu biliyoruz. Hocası Akşemsettin ‘’get ‘lan, amma da hayalcisin, böyle uyduruk şeylerle uğraşacağına otur cebir mebir çalış, hayta!’’ demiş ise acaba Mehmet kardeşimiz ona ‘’sus be moruk, sen anlamazsın’’ dememiş midir? Bence demiştir.

    Haydi biraz daha eskiye bakalım. Mağarada açlıktan karnı guruldayanlar bereketli bir av düşlemeseler, derenin çamurunda  mayışık yatan uyuşuk mandayı nasıl vursak da kışlık sucuk yapsak diye ağızları sulana sulana hayaller kurmasalar  ok, yay,  mızrak, balta, bıçak  giderek tank, top, tüfek, uçak yapılabilir miydi? Benim dedem bırakın pili, tekerleği düşlemese Elon Musk bugün Tesla’yı ‘’hakikat’’ kılabilir miydi? Jules Verne havan topuna benzer uyduruk kaydırık araçlarla aya seyahati hayal etmese  yüz yıl sonra insangil taa oralara nasıl giderdi?

    Demem şu ki,  tarih boyunca tüm başarılar, tüm gelişmeler hep  hayaller,  düşler ve  uyduruklar sayesinde  gerçekleşmiştir. Hayaller, düşler, uyduruklar  olmasa bilim olmazdı, sanat olmazdı, uygarlık olmazdı. Mimarlık olmazdı yahu, mimarlık!
    
    Her şey bir yana, hayalsiz, düşsüz, uyduruksuz  ne okunacak şiir olurdu bugün, ne bir roman, ne de öyküler.   Şiirler, romanlar, öyküler hep yazarlarının düşledikleridir, hayal ve düş ürünüdür hepsi. Kısacası, hayalîdir, uyduruktur.  Ne var ki, hayal ve düş ürünü olduklarını, uyduruk kaydırık olduklarını bile bile gene de okur insan,  okurken   arada bir de olsa duygulanır, üzülür, kızar, güler.

    Bu blogda yer alacakların hepsi   ''meslekleri esas itibariyle hayal, düş, kurguya dayanan''  mimar ve plancıların  meslek uygulamaları dışındaki hayal, düş, uyduruk ürünleri olacak.

    Okuyanlar da umarız bazan güler, belki kızar, belki de arada bir dertlenirler, Kim bilir....
Yaşasın meslek içi ve meslek dışı hayaller, düşler, uyduruklar, rüyalar...
     
    Okan Üstünkök


60. sokakta aşk / Puna Pamir Endem


  
60.sokakta aşk    

  Yıl 2001

     Herhangi bir gün, herhangi bir sokakta yürürken yanınızdan geçip giden insanlara dikkatle bakın. Bunlar arasında kendilerini şeffaf hapishaneler içine kapatarak yaşamayı seçen ne kadar çok insan olduğunu hayretle göreceksiniz. Bu insanlar, yüreklerini dış dünyanın tüm uyarıcılarına kapatmış, bedenleri ile var oldukları ortamları beyinleri ile yaşamayı istemeyecek kadar ruhsal yalnızlığı seçmiş insanlardır. Onların, kendileri ve sizin hakkınızda ne düşündüğünü, geçmişlerinde neler olup bittiğini ve içinde bulundukları anı nasıl değerlendirdiklerini hiç bir zaman tam olarak bilemezsiniz. Çünkü onlar, sizinle konuşsalar bile, günlük hava durumuna ilişkin yorum yapmanın dışında başka bir konuya değinmek istemediklerini hemen belli edeceklerdir.

             Büyük ihtimalle, geçmişlerinde yaşadıkları ve içlerine canlı canlı gömmek zorunda kaldıkları duygusal bir olayın acısı, başka insanlarla bağlarının kopmasına sebep olmuş ve onları şeffaf hapishanelerini seven insanlar haline getirmiştir.


Bu öyküyü ve Yazarın diğer ötkülerini "Puna Pamir Endem" sekmesinden  okuyabilirsiniz.

21 Ocak 2021 Perşembe

Hayali Arkadaşım Nako




HAYALΠ  ARKADAŞIM  NAKO

                                                  bristol 28/6/2020

       yazıdaki bazı adlar gerçek ise de  bazılarındaki benzerlikler rastlantı olabilir

  Kimimizin çocukken  düşsel (hayalî)  arkadaşları olur, olmuştur. Adları da kendileri gibi uyduruktur  (pardon, uyduruk demeyelim de yaratıcı düş ürünüdür  diyelim). Birinin adını Marmuda koymuşuzdur, diğerininkini Alalu. Bir gün gelir, büyürüz, onlar  bize görünmez olur ya da artık biz görmeyiz. Gözden ırak olunca gönülden de ırak olurlar, unuturuz gider. Evde sırası gelir de eski anılar tazelenirken bazan konuşulursa aklımıza gelir onlar ama çocukluk yıllarımızın sisleri içinde çok da net değildirler. Şöyle bir gülümser, gene unutuveririz.  

    Bu öyküyü ve yazarın diğer yazılarını yukarıdaki "Okan Üstünkök" sekmesinden takip edebilirsiniz.

Ahmet Sönmez Kayıp Mu Kıtası

 Kayıp MU Kıtası’nın Peşinde...

TARAKLAR bir Türk Kavimi miydi?

 

Giriş ve Peşrev...

 Kayıp MU Kıtası, bilindiği veya bilinmediği gibi, Pasifik Okyanusu’nun tam ortasında, kadastronun  Pafta 4, Ada 1 ve Parsel 1 numaraları ile, “ada parseli” olarak kayıtlıdır. MU Kıtası, milattan önce 3 bin yıllarında TARAKLAR olarak bilinen TÜRK kavimi yönetiminde, bir “ada devleti” olarak Birleşmiş Milletler Teşkilatı’na kaydolmuş ve milattan önce 2 bin yıllarının başında, yani tam da BM Güvenlik Konseyi daimi üyesi olarak seçilmek üzereyken, MU Kıtası’nın okyanusa batması sonucunda, bu güzel siyasi proje suya düşmüştür.

Yazının devamını "Ahmet Sönmez" sekmesinden takip edebilirsiniz.


20 Ocak 2021 Çarşamba

J.W. Stephenson 'dan bir polisiye

 

POYABİR * Öykü Seçkisi için 

Hiçbir şey göründüğü gibi değildir 

Yazar: Jake W.Stephenson / 2020

 

          23 Eylül Çarşamba * Saat 09:30

         Ankara / Emniyet Genel Müdürlüğü

                   "Önümde duran istihbarat raporlarına ne derece güvenebiliriz?"

          "Sayın müdürüm, bildiğiniz gibi, bölücü terör örgütü PKK'nın Ankara bölge  yapılanması içine sızdırmış olduğumuz az sayıda ama çok deneyimli sivil istihbarat personelimiz var. Farklı ortamlarda görev yapan iki arkadaşımızın ayrı ayrı göndermiş olduğu gizli istihbarat raporları, sadece bir gün arayla elimize ulaştı. Birbirinden bağımsız olarak yazılmış olan bu raporlar, aynı konuda alınan istihbaratı karşılıklı doğrular nitelikte. Teyakkuz durumuna geçmemiz açısından bu istihbarat raporlarının önemli ve yeterli olduğunu değerlendiriyorum."

            Can sıkıntısı ve öfke, emniyet müdürünün yüzüne yansımıştı...

Bu yazının devamını ve diğer yazılarını yukarıdaki "Ahmet Sönmez" sekmesinden takip edebilirsiniz.

ÖNE ÇIKAN YAYIN

And They Died / Gün Gencer

  AND THEY DIED (THE ROAD TO GALLIPOLI) (ÇANAKKALE SAVAŞINA GİDEN YOL) A TRAGEDY IN THREE ACTS  (A Docu-drama with music written in memory o...