Hatırlattığı için Teşekkürler Okan Üstünkök:
Bugünün ilk Şiiri:
Sevgi hakkında bir konuşma
Telefon, gece saat 11:00’i gösterirken çaldığı zaman Profesör Rasim Taşdelen çoktan uykusunun derin bir katmanındaydı. Her günün sabahı 6.30’da uyanınca acele giyinip sokağa çıkan, evinin karşısındaki gazeteciden gazetelerini satın alıp hızla eve geri dönen, sonra kahvaltısını hazırlayıp yiyen, saat 7.45’de tekrar evden çıkan, trafikte boğuştuktan sonra saat dokuzda üniversitedeki dersine yetişen ve yalnız yaşadığı için her işini kendi görmek zorunda kalan bir akademisyen için gece saat 11 çoktan uykuda olması gereken bir saatti. Rasim Taşdelen, öğrencilerine dinamik bir tavırla ve açık bir zihinle ders anlatabilmek için mutlaka uykusunu alması gerektiğine inanırdı....
...
Rasim Taşdelen, yürüdüğü kaldırımında az ileride oturan, ancak iki yaşında kadar gösteren küçücük bir kız çocuğunu gördüğünde olduğu yerde donup kaldı. Soğuk kaldırımın üstünde oturan küçük çocuğun belden aşağısı tamamıyla çıplaktı. Yanına, kendinden biraz daha büyük bir başka kız çocuğu çömelmiş, onu korur gibi bakışlarını üzerine sabitlemişti. Soğuk Kasım gününde, küçücük bir çocuğun, belden aşağısı tamamen çıplak, buz gibi taşlarının üzerinde oturduğuna inanamıyordu. Çocuğun çıplak küçük esmer kıçı soğuk kaldırıma yapışmış gibiydi. Üst tarafındaki pırtık tişörtünün ve hırkasının yırtıklarından da yer yer esmer derisi görünüyordu. Yarı çıplaktı. Bu gerçek olamazdı; bu kadar yoksulluk, böyle bir sahne, İstanbul’un orta yerinde ancak hayal ürünü, veya bir senaryo gereği olabilirdi.
DİNLANDİYA NASIL DÖNERİSTAN OLDU
Bugün Döneristan diye bilinen ülkeye önceleri Dinlandiya denirdi çünkü buradaki kurulu düzenin temeli dindi. Ülkede düzinelerle değişik din vardı. Kimlik belgesinde kişinin adından önce hangi dine bağlı olduğu yazılırdı. Dinlandiya’daki dinlerin hiçbiri bildiğimiz dinlere benzemezdi. Fikir vermek için bir kaçını örnek olarak sıralayayım:
Zer Gut Machinenizm (Alman malıydı. Mercedes marka Zerdüştlüktü)
Margarinizm (Doğal yağ yemeyenlerin diniydi)
Babadostluk (Mensupları birbirlerine Babacım derdi)
Başkasıversinizm (Vergi kaçırma diniydi)
Murtazacılık (Kahveci Murtaza’yı peygamber sayarlardı)
Safizm (İyi niyetli, kendi halinde olan saf insanların diniydi)
Fatihterimizm (Futbolcuların diniydi. Her sporun kendi dini vardı)
Lodosçuluk (Plajlardan her sabah çer çöp kıvır zıvır toplarlardı)
Lopçuluk (Katı yumurta sevenlerin diniydi, rafadanı mekruh sayarlardı)
Fortçuluk (Metrobüse belli amaçla sadece kalabalık saatlerde binenlerin diniydi)
Kınalıyapıncaktapıncakçılığı (Kendi şarabını yapanların diniydi)
Babahindiizm (Kasım kasım kasılırlardı)
Musafçarpsınkiizm (Yalan yere yemin ederlerdi)
KARA KİNAYE
Yağdın buraya, bula bula
İstanbul’a
Halbuki yağsaydın
Her zamanki gibi
Kıra, meraya, tarlaya
Hatta Ankara’ya
Hilmi Berk
23.01.2004
Hilmi Berk^ten Kara ve kışa ait bir şiir...
MUTFAK VE BEN
Hilmi Berk'in kısacık mizahi öyküsü...Yazarın kendi sekmesinde, bu öyküyü bulabilirsiniz.
Dramatik bir öykü,
Ama gerçek bir olaydan...
Okan Üstünkök'ün yazısı.
Yazarın kendi sekmesinden
"Eski Buzdolabı" başlığından açabilirsiniz.
CEHENNEMDE KAVRUL KÖROLASI EINSTEIN
(İlk 2007’de yazıldı. O
zamanki başlığı ‘’İyi ki Doğdun
Yavrum’’du. Bu yazılışı 2021’in sonu. İçerik değiştirilmedi ama
aradan geçen 11 yılda yaş karşılaştırması oranları ne yazık ki daha da
oğulun aleyhine oldu… Kabahat Albert’in)
Oğulun kırkıncı yaş gününde bir
aradaydılar.
Baba-oğuldan çok ağabey-kardeş
gibiydi ilişkileri. Birbirine benzeyen yanları çoktu ikisinin. Baba erken evlenmişti. Yirmi yaşını az aşmıştı
oğul doğduğunda. Şimdi oğul kırkına gelmişti, baba da altmışlarına. Devamı için...
AND THEY DIED (THE ROAD TO GALLIPOLI) (ÇANAKKALE SAVAŞINA GİDEN YOL) A TRAGEDY IN THREE ACTS (A Docu-drama with music written in memory o...